CUMHURİYET DEĞERLERİNDEN ÖDÜN VERMEYECEĞİZ
Tarih: 7.03.2018| Okunma Sayısı: 2199

CUMHURİYET DEĞERLERİNDEN ÖDÜN VERMEYECEĞİZ

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü dolayısıyla Karabük Barosu Kadın Hakları Kurulu tarafından Hürriyet Caddesi üzerinde basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasına Karabük Barosuna mensup avukatlar ile vatandaşlar katıldı.

Basın açıklamasından önce konuşan Karabük Barosu Başkanı Av.Rıdvan Erdoğan kadın- erkek eşitliği konusunda ülkemizde ve dünyada istenilen seviyeye gelinemediği söyledi.

Baro Başkanı Erdoğan “ 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününün, kadınlarımız için, ülkemiz için, tüm insanlık için kutlu olmasını diliyorum. Bugün geldiğimiz noktada hem ülkemizde hem dünyada kadın- erkek eşitliği konusunda istenilen seviyeye gelememiş durumdayız . Bugün maalesef kadınımızın sosyal, siyasal ve ekonomik hayattan dışlanmasına yönelik bazı gayretler, bazı çabalar dikkati çekmektedir. Bu gelişmeye paralel olarak kadın cinayetleri ve kadına karşı şiddet olaylarında da önemli ölçüde tırmanış meydana gelmiştir. Ülkemizde sorumluluk makamındaki pek çok kişinin, bir takım siyasetçilerin, TV ekranlarında boy gösteren bir takım şahsiyetlerin, kadını aşağılayan söz ve davranışları kadına yönelen şiddeti tetiklemektedir. Bu tür söylem ve davranışlar kadına şiddet uygulayanlar için psikolojik alt yapı oluşturmaktadır. Bu konuda televizyon ekranlarında yapılan tartışmalar ve sarf edilen sözler önemli rol oynamaktadır. Bizler şuna inanıyoruz ki, kadının özgür olmadığı bir ülkede erkeklerde asla ve asla özgür değildir. Kadının özgür olmadığı bir ülkede gerçek manada demokrasi, ,hukuk ve adalette yoktur. Kadınlarımızın eşitliği ve özgürlüğü için verilen mücadele aslında toplumumuzun bütününün özgürleşmesi için verilen mücadeledir. Şunu da unutmamalıyız ki ülkemizde kadın düşmanı çevreler çok sinsice tuzaklar hazırlayarak kadınlarımızı kendi saflarına çekmeye çalışmaktadırlar. Bugün ülkemizde ve dünyada kadını aşağılayan, kadını yok sayan oluşumları ve hareketleri incelediğimizde maalesef bunların içinde çok sayıda kadınımızın da olduğunu görmekteyiz. Bu durum mücadelenin ne denli zor olduğunu da ortaya koymaktadır. Buradan siyasi iktidara ve siyaset kurumuna çağrımız, kadın düşmanı oluşumlara karşı mücadele bayrağının daha da yükseltilmesi, kararlılıkla etkin tedbirlerin alınmasıdır. Bu konuda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığını ve ilgili tüm kurumları daha etkin, daha ciddi tedbirler almaya çağırıyoruz. TV ekranlarına çıkarak, medyaya çıkarak, kadınımızı aşağılayan, kadınımızı cinsel obje olarak gösteren, kadınlarımıza ve çocuklarımıza yönelik cinsel saldırılara zemin hazırlayan sapık ve çarpık düşünceli kişilere karşı etkili kararlı önlemler alınmasını talep ediyoruz. Bizler Karabük Barosu olarak bu konuda gereken mücadeleyi sonuna kadar yürüteceğiz. Önümüzdeki dönemde Karabük’ te ve ülke genelinde bu tür davaların takipçisi olacağız. Kadınımızın özgürleşmesi için, ülkemizde gerçek bir demokrasinin kurulması, hukuk devletinin tüm kurum ve kurallarıyla yerleşmesi, hukukun üstünlüğünün sağlanması için tüm gücümüzü ortaya koyacağız. Kadın Hakları Kurulumuz ilerleyen süreçte daha aktif olacak, kadınlarımızı toplumumuzu aydınlatan faaliyetlerde bulunacaktır” dedi.

Baro Başkanı Av.Rıdvan Erdoğan’ın konuşmasından sonra Karabük Barosu Kadın Hakları Kurulu adına Av.Sibel Şirin tarafından basın açıklaması yapıldı.

Açıklamada şu görüşlere yer verildi. “ 8 Mart; Dünya Kadınlarının taleplerini birlikte daha gür haykırdıkları, kadını sömüren, aşağılayan, yok eden sistem ve zihniyetlere karşı omuz omuza mücadele verdiği gündür.Kadınlara yönelik ayrımcılığı, dünyada sömürünün, şiddetin, eşitsizliğin, yoksulluğun artmasına neden olan sistemden ayrı düşünmek mümkün değildir. Bu nedenle temel olarak bu sistemin değişmesi sağlanmadan kadın sorunlarına çözüm bulmak mümkün olmayacaktır. Cinsiyet ayrımının ortadan kaldırılmasıyla özgür, eşit birey ve toplum oluşumu sağlanabilir. Ülkemizde toplumsal cinsiyet ayrımcılığı; aile içinde başlayarak, toplumun her alanında var olmaya devam etmektedir. Tarihsel, kültürel bir takım gerekçeler üretilerek kadınlar eğitimden, iş hayatından ve toplum yaşantısından uzaklaştırılmaktadır. Ülkemizde nüfusumuzun yarısını teşkil eden kadınlarımız; yaşamın her alanında varken; karar alma organlarında, istihdamda, eğitimde politikada aynı oranda temsil edilememektedir. Bunun yanında kadına ve çocuklara yönelik şiddet ve cinsel istismar sistematik bir şekilde artmaktadır. Kadına yönelik şiddet ve cinsel istismarın artmasını, görünürlüğün ve farkındalığın artmasıyla açıklanmasını kabul etmiyoruz. Kadına yönelik şiddet ve istismarın artmasında, kadına yönelik politikalarda sistemli bir şekilde geriye gidişin etkisi büyüktür. Eğitim müfredatı ile toplumsal cinsiyet rollerindeki eşitsizlikler pekiştirilmekte, kesintisiz zorunlu eğitim süresi kısaltılmakta, kadına yönelik şiddet haberlerinde medyada eril dil kullanılmakta, kadının asıl görevinin annelik ve esas yerinin ev olduğu algısı yaratılarak kadının sosyal yaşamda yer alması kısıtlanmaktadır. Kamusal alanların kadınlar için güvenilir hale getirilmesi sağlanacağı yerde kamu hizmetleri toplumsal cinsiyet ayırımına yol açacak şekilde verilmekte, failin fiili tartışılacağı yerde kadının şiddete uğramasına bulunduğu yer, zaman ve giyiniş biçimleri mazeret olarak kullanılmaktadır. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi, toplumsal cinsiyet eşitsizliği problemi; ekonomik ve toplumsal hayatın eşitlik ilkesi kapsamında düzenlenmesiyle mümkündür. Kadınları toplumsal hayat dışına itmeye çalışan, cinsiyetçi ve ayrımcı politikalardan ve uygulamalardan vazgeçilmelidir. Laik eğitim sistemi her türlü toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin kaldırılması için bir zorunluluktur. Yine 12 yıl kesintisiz zorunlu eğitim kız çocuklarının birey olmasını sağlayacak önemli bir olgudur. Politik dil kullanımının ve özellikle Diyanet İşleri Başkanlığınca yapılmakta olan kadına yönelik cinsel tanımlamaların mevcut yasalarla çelişkili olmaması sağlanmalıdır. Aile kavramı kullanılarak; kadına yönelik şiddette ve aile mahkemesinin görevli olduğu alanlarda ve davalarda arabuluculuk ve uzlaştırma yöntemleri kabul edilmemelidir. Kadına sadece ailenin bir parçası gören politik, kültürel anlayış değiştirilerek, kadının eşit ve özgür birey olduğu kabul edilmelidir. Bizler; Karabük Barosu Kadın Hakları Kurulu olarak ve Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu (TÜBAKKOM) üyesi olarak; Cumhuriyet değerlerinden ödün vermeyeceğimizi; kadına karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kalktığı, kadının birey olarak var olduğu, özgürlüklerinin kısıtlanmadığı, şiddettin ve istismarın önlendiği, barışın sağlandığı bir Türkiye ve dünya istediğimizi bir kez daha kamuoyuyla paylaşıyoruz. “
 
 
 
 
 
 

19.03.2024
AV. EMRAH KÖKLÜ
BARO BAŞKANI

BARO LEVHASI


© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.