KADINLAR SOSYAL YAŞAMDAN KOPARTILMAK İSTENİYOR
Tarih: 10.03.2015 23:00:00| Okunma Sayısı: 2019

KADINLAR SOSYAL YAŞAMDAN KOPARTILMAK İSTENİYOR
            
                    8 Mart Dünya Kadınlar Günü sebebiyle Karabük Barosu Kadın Hakları Kurulu tarafından Hürriyet Caddesi üzerinde basın açıklaması yapıldı.Basın açıklamasına Baro Başkanı Av.Rıdvan Erdoğan ve baro yöneticileri ile CHP İl Başkanı Av.Erdoğan Dinçel, MHP Merkez İlçe Başkanı Samet Sarıtaş, çok sayıda avukat ve vatandaşlar katıldı.
•                  Toplantıda ilk konuşmayı yapan Baro Başkanı Av.Rıdvan Erdoğan son dönemde kadın cinayetleri ve kadına karşı şiddet olaylarının had safhaya ulaştığını ifade ederek “ Özellikle ifade etmeliyiz ki; ülkemizde sorumluluk makamındaki kişilerin kadını aşağılayan söz ve davranışları kadına karşı şiddeti tetiklemekte, kadına şiddet uygulayanlar için psikolojik alt yapı oluşturmaktadır.Bu konuda televizyon ekranlarında yapılan tartışmalar ve sarfedilen sözler kadına karşı şiddeti körüklemektedir.Bizler şuna inanıyoruz ki, kadının özgür olmadığı bir ülkede erkeklerde özgür değildir.Kadının özgür olmadığı bir ülkede gerçek manada demokrasi de yoktur.Bu nedenle kadınlarımızın eşitliği ve özgürlüğü için verilen mücadele aslında toplumumuzun bütününün özgürleşmesi için verilen mücadeledir. Şunu da unutmamalıyız ki ülkemizde kadın düşmanı çevreler çok sinsice tuzaklar hazırlayarak kadınlarımızı kendi saflarına çekmeye çalışmaktadırlar.Bugün kadın düşmanı oluşumları ve hareketleri incelediğimizde maalesef bu oluşumların ve hareketlerin içinde çok sayıda kadınımızın da olduğunu görmekteyiz.Bu durum mücadelenin ne denli zor olduğunu da ortaya koymaktadır.Bizler Karabük Barosu olarak bu konuda gereken mücadeleyi sonuna kadar yürüteceğiz, ülkemizde gerçek bir demokrasinin ve hukuk devletinin kurulması için, kadınımızın özgürleşmesi için tüm gücümüzü ortaya koyacağız.Bu konuda Karabük Barosu bünyesinde faaliyet gösteren kadın hakları kurulumuz ilerleyen süreçte daha aktif halde çalışmalarını sürdürecek ve kadınlarımızı toplumumuzu aydınlatan faaliyetlerde bulunacaktır” dedi.
Kurul Başkanı Av.Sibel Şirin tarafından yapılan basın açıklamasında da son dönemde yaygınlaşan kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet olaylarına vurgu yapıldı.
             Kadın ve erkeğin sosyal hayatta bir arada olamadığı gelişmemiş ilkel toplumların bu tür cinayetlere zemin hazırladığı görüşüne yer verilen açıklamada şunlar dile getirildi.” Ülkemizin ve tüm dünya kadınlarının 8 Mart Kadınlar Günü kutlu olsun. 8 Mart  Kadınların eşitlik uğruna, hak arama uğruna can verdikleri gündür. 8 Mart 1857’de ABD’de bir tekstil atölyesinde çalışan emekçi kadınlar  düşük ücretlerini, uzun çalışma saatlerini ve çalışma koşullarını protesto etmek üzere greve gitmişler, grev sırasında çıkan yangında 129 emekçi kadın feci şekilde can vermiştir.1977 yılında toplanan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmasını resmen kabul etmiştir.
            150 yılı aşan Kadın Hakları Mücadelesinde gelinen nokta maalesef içler acısıdır.Kadın erkek ilişkilerindeki sorunlar ve eşitsizlikler hem ülkemizde hem de dünya genelinde varlığını korumaktadır.
           Ülkemizde son dönemde kadınlar aleyhine hızla artan biçimde olumsuz gelişmeler yaşanmaktadır. Kadın cinayetleri ve kadınlara yönelik şiddet sıradanlaşırken, kadınımızı sosyal yaşamdan koparmaya yönelik adımlar da hızla atılmaktadır.Kadın cinayetleri ile kadınlara yönelen ruhsal ve fiziksel şiddet olaylarındaki olağanüstü artış karşısında ciddi hiçbir önlem alınmamaktadır.Tam aksine sorumluluk mevkiindeki pek çok kişi, kadın ile erkeğin eşit olamayacağını yüksek sesle TV ekranlarından dile getirerek kadınlar aleyhindeki gelişmelere  çanak tutmaktadırlar.
           En son Tarsus’ta yaşanan olayda genç kızımız Özgecan’ın vahşice katledilmesi , sürekli aşağılanan ve ikinci sınıf olarak gösterilmek istenilen kadınımızın içler acısı durumunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Bilinmelidir ki; bu ve benzeri cinayetler kadını yalnızca “cinsel obje” olarak gören  ilkel zihniyetin kışkırttığı katillerin işidir.Kadın ve erkeğin sosyal hayatta birlikte olamadığı gelişmemiş ilkel toplumlar bu tür cinayetler için zemin oluşturmaktadır.
            Bu cinayetleri önlemenin çaresi eğitimdir, cehaletten kurtulmaktır, aydınlanmaktır. Toplumu cehaletten kurtaracak olanlar ise ; elbette ki cehaletten beslenen siyasiler olmayacaktır.Ülkemizdeki kadın cinayetlerinin ve kadına karşı şiddetin altyapısının iyi analiz edilmesi gerekmektedir.Son dönemde özellikle  4+4+4 olarak ifade edilen ve kız çocuklarının ortaokul ve lise döneminde okula gitmeksizin evden açık öğretim şeklinde okumalarını teşvik eden eğitim modelinin beklenen olumsuz  sonuçları bariz biçimde ortaya çıkmış, kızların sosyal ve ekonomik hayattan kopuşuyla ilgili riskler hızla gerçekleşmeye başlamıştır.
              Yine son dönemde yaygınlaşan “ Çocuk Gelinler “ sorununun temelinde  de kız çocuklarının erken yaşta evliliğini teşvik eden  bazı uygulama ve söylemler  başat rol oynamaktadır.6 yaşındaki bir çocukla evlenilebileceğine ilişkin sapık görüşlerin yazılı ve görsel medyada dile getirilmeye başlanması “ Çocuk Gelinler “ sorununun ulaştığı boyutu gösteren en önemli göstergedir.Bu görüşlerin sahipleri hakkında hiçbir işlem yapılmaması ve dahası bu görüşlerin dini gerekçelerle izah edilmeye çalışılması karşı karşıya olduğumuz vahim tabloyu göstermektedir.
             Bilinmelidir ki; kadınları ikinci sınıf olarak gören, kadını aşağılayan söylemleri sıkça tekrarlayan zihniyet sahipleri işlenen bu cinayetlerden ve kadına yönelik şiddetten  dolayı sorumluluk sahibidirler.Kadın ile erkeğin sosyal yaşamda bir arada bulunmasını kabul edemeyen,  erkeği eğiteceğine kadını geri çekmeye ve eve kapatmaya çalışan zihniyetlerin vahşi cinayetlerden sonra ağıt yakmaları asla inandırıcı  değildir.Gelinen noktada kadınlar için çözüm yolu örgütlü mücadeleden geçmektedir. Ülkemizde kadın hareketinin başarıya ulaşması; hukuk devletinin tüm kurum ve kurallarıyla yerleşmesiyle, temel hak ve hürriyetleri anayasal güvenceye bağlayan gerçek bir demokrasinin kurulmasıyla doğru orantılıdır. Bu noktada kadınlarımız her şeyden önce demokratik bilince kavuşmalı, biat kültürünün etkilerinden kurtulmalı, sosyal, siyasal ve ekonomik alanda daha fazla yer almalı, kadını aşağılayan ilkel zihniyete karşı aktif mücadele içinde olmalıdır.
               Karabük Barosu Kadın Hakları Kurulu olarak bu konuda öncülük etmeye, kadınlarımızın demokratik haklarını kullanmaları, hayatın her alanında  daha fazla yer  almaları için var gücümüzle mücadele etmeye kararlıyız.Bu inanç ve kararlılıkla, her kesimdeki kadınlarımızı yaşamlarının her anında ve her alanda haklarını aramaya çağırıyoruz.Ancak ve ancak gerçek bir demokrasi ve gerçek bir hukuk devleti içinde haklarımızı elde edeceğimiz inancıyla;  tüm kadınlarımızı demokrasi, hukuk devleti ve yargı bağımsızlığı için mücadeleye çağırıyoruz.
               Bu çağrıyı yaparken, Türk Kadınının yaşamın her alanında hak ettiği yeri alması ve özgürleşmesi için çok büyük adımlar atmış olan, pek çok batı ülkesinde dahi olmayan hakların Türk Kadını’na verilmesine önderlik eden Cumhuriyetimizin Kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü saygıyla minnetle anıyoruz.Yeni dönemin tüm kadınlarımıza aydınlık bir gelecek, barış ve güven içinde çağdaş bir yaşam getirmesini diliyoruz.Ülkemizdeki ve dünyadaki tüm kadınların    daha eşitlikçi, daha yaşanabilir, daha özgür bir geleceğe ulaşmaları   dileğiyle Dünya Kadınlar Günü’nü saygıyla, içtenlikle kutluyoruz.”

KARABÜK BAROSU
KADIN HAKLARI KURULU
 
 
 
 
 

29.03.2024
AV. EMRAH KÖKLÜ
BARO BAŞKANI

BARO LEVHASI


© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.